tag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post504700119029217549..comments2023-06-25T01:15:08.892-07:00Comments on lusin: "Yeşil olmak kolay değil." Kermitlusinhttp://www.blogger.com/profile/00294476356894060795noreply@blogger.comBlogger12125tag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-41722067721231898002009-04-22T03:20:00.000-07:002009-04-22T03:20:00.000-07:00benim tecrübem şimdilik sadece 1-2 yaş arası, yeğe...benim tecrübem şimdilik sadece 1-2 yaş arası, yeğenimle sınırlı... 5 yaş neyi anlar anlamaz pek kestiremiyorum ama sanırım yarına kadar anaokulu öğretmeni tanıdıklardan akademik destek sağlayabilirim. <br /><br />açıkçası yeni bilmeceler neler diye merak ettim, fakat oyun bozanlık etmeyelim... hımmm ben yine de bir buçuk yaşa göre bir deneyeyim olmazsa bakalım yarına ;)<br /><br />şimdi kuzum, sen uf oldun ya böyle yataklarda yattın sana çorbalar içirdiler, ilaçlar yutturdular hani, amcalar yataktan çıkma diye kızıp parmak salladı ya, ben bekledim burda, yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz geleceksin diye... sana şeker müzikler baktım, kitaplar aldım belki oynarsın diye, işte hep ne oyunlar oynarız seninle diye merakla iyileşmeni bekledim durdum... lusin pabucu yarım çık dışarıya oynayalım, tamam mı canım? <br /><br />biraz daha uzatırsam havaya girip iş arkadaşlarıma agucuk yapmaya başlayablirim :Ppusarıkhttps://www.blogger.com/profile/03062894616957985750noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-58981444819937861552009-04-22T02:46:00.000-07:002009-04-22T02:46:00.000-07:00pek güzelmiş bu yeşil fular, ben de dedigin tarzda...pek güzelmiş bu yeşil fular, ben de dedigin tarzda seviyorum fuları, hem artık saçlarım da kısa epeyce. teşekkür ederim çok :)neohttps://www.blogger.com/profile/07348572619340149378noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-62922739496715323142009-04-22T01:18:00.000-07:002009-04-22T01:18:00.000-07:00kabul etmez olur muyum hiç!
çok teşekkür ederim p...kabul etmez olur muyum hiç! <br />çok teşekkür ederim pusarık.<br /><br />pusarık?... şeyi anlamadım; neyi merak ediyordun? kafamın karışıklığını ilaçlara ver sen, bir söyle beş yaşındaki bir çocuğa der gibi.lusinhttps://www.blogger.com/profile/00294476356894060795noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-90963655298136061922009-04-21T23:31:00.000-07:002009-04-21T23:31:00.000-07:00dün çok çok uğraştım ama yorum yollayamadım evde.....dün çok çok uğraştım ama yorum yollayamadım evde... iyileştiğine sevindim diyecektim bir de 'al hirt - green hornet' çalsam senin için kanlı canlı bir dönüş hediyesi olarak kabul eder misin diyecektim?<br /><br />(merakım heyecanlanıyor şimdiden :))pusarıkhttps://www.blogger.com/profile/03062894616957985750noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-33115731686723902902009-04-21T01:02:00.000-07:002009-04-21T01:02:00.000-07:00ah neo'cuğum, sana güvenebileceğimi biliyordum! el...ah neo'cuğum, sana güvenebileceğimi biliyordum! elbette bu boyanın adı ingilizce'de verdigris, "grek yeşili". almanlar ona ispanyol yeşili anlamında gruenspan derler. biz ise zencar deriz. ne denirse densin, bu boya araplar yoluyla gelmiş batı'ya. <br /><br />leonardo da vinci, "göz için çok güzel ama dayanıksız. hemen verniklenmezse toz olup uçar," diye uyarır. italyanlar bu uyarıyı bilmiyor olmalılar ki manzara resimlerinde bir zamanlar yeşil niyetine boyadıkları yerler daha sonra kahverengiye dönmüş ( bkz. baldovinetti ve domenico veneziano'nun resimleri).<br /><br />ancak flaman ressamlar, özellikle van eyck sıklıkla ve başarıyla kullanmışlar bu boyayı. <br />resimde kullanılan zencar, evlerimizde kullanılmadı mı? elbette kullanıldı, işte bir örnek, ABD başkanlarından george washington'un virginia'da mount vernon'daki küçücük evinin bazı odaları bu yeşildendir. britanya'ya karşı savaşan kıta ordusunun başkumandanı iken, evinin dekorasyonu ile ilgilenen akrabasına yazdığı coşkulu mektuplar bulunuyor bu konuda (savaşın ortasında uğraşacak daha ciddi sorunları yok muymuş, diye sorabilirsin, ama canım savaştaki bir adamın ne yalnız ve sıkılmış olduğunu düşünürsek ona hak verebiliriz. nitekim evinin palladyen penceresinden görünen bahçe manzarası ile birlikte duvardaki bu yeşil çok kışkırtıcı olmuş, uğraştığına değimiş:)<br /><br />bizdeki ve iran minyatürlerindeki kır manzaralarında da zencar sıklıkla kullanılmış. hatta on altıncı yüzyılda şair aşığına şöyle bir şiir de yazmış: "senin güzel dudağına benzeyen gülen yeşil müşfikçe fısıldıyor" ıyyyk, ceset gibi mi yani sevgilim?!!! ama şöyle yararlı bir bilgiyle devam etmiş:"safranı zangarla (zencar)karıştır ve kalemini onunla zarifçe çek". hımmm...peki. işte sana formül! demek ki zencarın o muhteşem yeşili kararmasın diye ne yapmak gerekiyormuş? zencarı safranla karıştırmak gerekiyormuş. gerçi şiir okumayan minyatür sanatçılarının kır manzaralarında yeşil yerine kahverengi görünmeye devam etmiş. oysa ince ruhlarını biraz da şiirle besleselermiş... neyse geçelim. iyi ama ölçü ne olacak? ben sana söyleyeyim; üç ölçü zencara bir ölçü safran karıştırırsan bu işini görür, hayal edebileceğin en mükemmel çayırlara kavuşursun neo'cuğum. yeşil çerçeveli gözlüklerinle zencar yeşilinde kitap okuyan seni görür gibi oluyorum şimdiden. muhteşem!<br /><br />evet evet, bu boya, dediğin yöntemle elde ediliyor. bir bilgi daha vereyim de erkek çocuğu oyuncularımızın da ilgisini çeksin. sadıki afşar bey tarafından yazılmış on yedinci yüzyıl metni kanunü's suvar'da, "ince bakırdan yapılmış enli kılıçların" kuyuya asılması ve bir ay bekletilmesi isteniyor.<br /><br />hımmm... van eyck belki doğurganlığa, kadının hamile kalma isteğine gönderme yapıyordu. belki de değil. van eyck zencarın baştan çıkarıcı yeşilinin zamanla karardığını düşünüyordu yine de. hatunun düşüşünün bir simgesi olarak zamana yayılan bir anlam yüklemek istedi??? belki, diyorum neo'cuğum, zorlama olduğunu farkındayım:)<br /><br />çok, çok teşekkür ederim. sana güzel bir hediye bakınayım ben.lusinhttps://www.blogger.com/profile/00294476356894060795noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-12859106740231465392009-04-20T07:01:00.000-07:002009-04-20T07:01:00.000-07:00güveninizi boşa çıkarmadım ve de buldum lusinciğim...güveninizi boşa çıkarmadım ve de buldum lusinciğim. yeşil rengin adı "verdigris" imiş. kökeni 1066-1470 yılları arasında konuşulan ve kabaca "ortaçağ ingilizcesi" olarak adlandırılan dildeki "vertegrez" kelimesine dayanıyormuş. o kelime de ingilizce'ye eski fransızca'dan geçmiş: "verte grez" yani vert-de-Gréce - green of Greece (Yunan yeşili) manasına geliyormuş. türkçe'de de bakır pası, bakır yeşili olarak kullanılıyormuş. ton olarak da maviye çalan parlak, canlı bir yeşilmiş.<br /><br />peki bu özel yeşil renk nasıl elde ediliyormuş? bakır, pirinç ya da bronz gibi maddelerin açık havaya, deniz suyuna uzun süre maruz kaldıklarında etraflarında oluşan tabakadan... 19. yüzyıla kadar yeşil boya elde etmek için kullanılan en yaygın pigment imiş. yalnız biraz hercai (orijinal metinde böyle geçiyordu :) bir yapısı olduğundan resimde kullanmak üzere hazırlarken özel bir takım hazırlıklar, tabaka üzerinde hemen cilalama yapmak (yoksa rengi solabilirmiş) gerekiyormuş. yağlı boya resimde ilk sürüldüğünde rengi tonu mavimsi bir yeşilken, bir ay sonra yaprak yeşili kıvamına geliyormuş ve stabil hale gelip bir daha değişmiyormuş. bu rengi kullanan ünlü ressamlar arasında van eyck başta geliyormuş. değişmeyen pigmentler bulunup yaygınlaştıkça verdigris giderek ressamların gözünden düşmüş. <br /><br />ve rengin manasına gelince, bazı kaynaklar tablodaki gelinin üzerindeki yeşil giysinin doğurganlığı temsil ettiğini, kadının sarkan etekleri toplayıp karnında birleştirmesinin de hamileliğe ve kadının çocuk doğurma isteğine bir gönderme olduğunu söylüyor. (henüz hamile değilmiş yani, bir mesaj imiş o duruş :)<br /><br />ay ders verir gibi bi sürü şey yazdım, gözlüğü de takınca iyice bi öğretmen havası geldi bana zati, yok olmaz bu kadar ciddiyet! şimdiye kadar yazdıklarımı unut lusinciğim, aslında erik yeşiliymiş o, ama özellikle henüz olmamışken, "hadi eriklere dalalım" diyen sabırsız çocukların topladığı ve ağızlarına doldurup kamaştıkları eriklerden alıyormuş adını :)<br /><br />neo<br />the uydurukçuneohttps://www.blogger.com/profile/07348572619340149378noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-66755179249504340342009-04-20T01:24:00.000-07:002009-04-20T01:24:00.000-07:00duman... ne güzel!
ziyaretinin tek kötülüğü ise kı...duman... ne güzel!<br />ziyaretinin tek kötülüğü ise kısa olması. <br />yine gel, uzun uzun kal, ben iyileştim çünkü.lusinhttps://www.blogger.com/profile/00294476356894060795noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-84080584760502837982009-04-20T01:03:00.000-07:002009-04-20T01:03:00.000-07:00daha gece,ama onun
iki rengi vardır,
bir mavi ki a...daha gece,ama onun<br />iki rengi vardır,<br />bir mavi ki alır<br />ağaçların doruğu yeşilinden<br />bir ateşin parlak olması gibi<br /> bonnefoy<br /><br />hasta ziyareti kısa olmalı.dumanhttps://www.blogger.com/profile/00951647640123112155noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-51338808307058450232009-04-19T22:12:00.000-07:002009-04-19T22:12:00.000-07:00oyyy! kim gelmiş! halid gelmiş! ne güzel de gülüms...oyyy! kim gelmiş! halid gelmiş! ne güzel de gülümsermiş. bak, başlığa senin sevdiğini bildiğim kermit'ten alıntı yaptım. hoşuna gitti mi? gitti, de. sonra bana renklerden bahset, şu sevdiğimiz renkler kalmıştı, dünyanın harikalarından, ki onlara ad vermeyelim istiyorum da, diyebilirsin.de! ben anlarım, işin içine renkler girince çocukça bir bilgelikle süslü adlara vurdumduymaz kalmayı.<br /><br />ama yine de neo'cuğum sana güveniyorum bu boyanın adını bulmak konusunda. atilla bey'in yine beni sevinçle zıp zıp zıplatacak bir açıklama yapmasını da bekliyorum. sizlerin de, işte hepininiz, içinde ister yeşil geçen şarkılar, ister "ben yeşilim!" çığlıkları ne olursa söylemeniz kabul edilebilir bir yanıt olacak.yeter ki içinde bir parça yeşil leke olsun. <br /><br />ve duman, duman'cığım "gitsin diye baharı gagalayan bir sürü kuş" dizesinden bir sürü yeşil yaprak saçılır ortalığa biliyorum ama gelip adlı adınca buraya da yazman gerek, tamam mı!lusinhttps://www.blogger.com/profile/00294476356894060795noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-51655443214037987562009-04-19T04:54:00.000-07:002009-04-19T04:54:00.000-07:00:):)dreamsacthttps://www.blogger.com/profile/05306809159041898787noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-70324470954925869522009-04-18T00:15:00.000-07:002009-04-18T00:15:00.000-07:00hımmm... hımmm... ne diyeyim şimdi ben sana! beni ...hımmm... hımmm... ne diyeyim şimdi ben sana! beni bu cümle ile mi göndereceksin,darma? gitsem gitsem cennete giderim şekerim, orada da herkesin kapasitesi zaten böyle cümle kuracak kadar. hani ayaklar altında ezilen yabani naneler, hani zehir yeşilleri? insan içine azıcık macenta, birazcık duman filan karıştırır öyle söylerdi hiç değilse. cık, cık, cık. aşkolsun.lusinhttps://www.blogger.com/profile/00294476356894060795noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3560851827139823464.post-36248447858426591122009-04-17T11:16:00.000-07:002009-04-17T11:16:00.000-07:00bizim zamanımızda buralar yemyeşildi...bizim zamanımızda buralar yemyeşildi...darmahttps://www.blogger.com/profile/07650968860895386005noreply@blogger.com