Eğer bir edebiyat tanrısı seçmek icap etseydi, bunun için Dostoyevski’yi, Victor Hugo’yu ya da efendim Shakespeare’i değil de Calvino’yu seçerdim. Çünkü onda Tanrı’ya yakışan bir hal var. En azından benim Tanrı’ma. Calvino, yani Tanrım, kim için olursa olsun, kullarının kabahatleri için kendisine sunulan şikayetlerden pek etkilenmezdi. Kuralın bozulmasına, tekdüzeliğe getirilen bir çeşitlilik gözüyle bakardı. En azından benim kabahatlerime karşı tavrı bu olurdu. Benim bu delişmen, oyunbaz, neredeyse budalaca hallerime bıyık altından gülerdi. Diyelim, aşırıya mı kaçtım tutarsız davranışlarımda? O, ciddi, sıkıcı seyircilerin gönlü hoş olsun diye azarlama tonuyla beni yanına çağırtır, ama beni görünce gülümsemesini belli etmemeye çalışmak zorunda kalırdı.
Sonsuzluğun sıkıcı ağırlığını hafifletecek her şeye ilgi duyduğu için, beni doğrudan azarlamak yerine, ayağının dibine oturtur, “anlat bakalım ne kabahat işledin?” diye sorardı. Ben daha hikayenin yarısına gelmeden uyuklamaya başlardı Tanrı Calvino, ama ben durmaz, iç çekerek, gözlerim dalarak, yorgun düşüp başımı dizlerine dayayarak anlatmaya devam ederdim.
Neden sonra uyanıp, “şeytan canımı alsın çocuğum, alsın vallahi bir şey anlıyorsam bu dünyalıların tutumundan,” diye benimle dertleşirdi. “ Temiz yürekli ol bana yeter, seviş, güle oynaya yaşa, seni yakarım makarım diye de korkma. Ama keselim allahaısmarladık, jurnalciler duyarsa yandık,” diye diye de beni yolcu ederdi.
Tatlı Calvinom türlü güzel kitabı yanında bir kitap daha yazdı. Bu kitapta, benim oyunculuğumu mest eden bir kurgu ile tarot kartlarını kullandı. Ben anladım ki, biz ölümlülerin yazgısı, Tanrı Calvino’nun açtığı tarot kartlarının kesiştiği yerlerde oluştu.
Şimdi söyle bana, bu hangi kitap? Eğer bilirsen bu sefer ödülün şarkı olmayacak; senin için bir adet tarot kartı açacağım ve anlamını sana söyleyeceğim. Cevabı bulup söylemeni ve daha da önemlisi seninle yazgımızın burada kesişmesini nasıl istiyorum, bilemezsin.
Sonsuzluğun sıkıcı ağırlığını hafifletecek her şeye ilgi duyduğu için, beni doğrudan azarlamak yerine, ayağının dibine oturtur, “anlat bakalım ne kabahat işledin?” diye sorardı. Ben daha hikayenin yarısına gelmeden uyuklamaya başlardı Tanrı Calvino, ama ben durmaz, iç çekerek, gözlerim dalarak, yorgun düşüp başımı dizlerine dayayarak anlatmaya devam ederdim.
Neden sonra uyanıp, “şeytan canımı alsın çocuğum, alsın vallahi bir şey anlıyorsam bu dünyalıların tutumundan,” diye benimle dertleşirdi. “ Temiz yürekli ol bana yeter, seviş, güle oynaya yaşa, seni yakarım makarım diye de korkma. Ama keselim allahaısmarladık, jurnalciler duyarsa yandık,” diye diye de beni yolcu ederdi.
Tatlı Calvinom türlü güzel kitabı yanında bir kitap daha yazdı. Bu kitapta, benim oyunculuğumu mest eden bir kurgu ile tarot kartlarını kullandı. Ben anladım ki, biz ölümlülerin yazgısı, Tanrı Calvino’nun açtığı tarot kartlarının kesiştiği yerlerde oluştu.
Şimdi söyle bana, bu hangi kitap? Eğer bilirsen bu sefer ödülün şarkı olmayacak; senin için bir adet tarot kartı açacağım ve anlamını sana söyleyeceğim. Cevabı bulup söylemeni ve daha da önemlisi seninle yazgımızın burada kesişmesini nasıl istiyorum, bilemezsin.
***
Cevap: Calvino- Kesişen Yazgılar Şatosu
Fallar açılsın öyleyse!
Atilla Bey, ilk kartı sizin için açtım. Güzel bir kart. “Para Ası”. Para Ası da diğer tüm As’lar gibi bize şanstan bahseder. Bir kısmet size doğru yaklaşmakta. Para kartları “toprak” grubunun etkisindedir ve bu da şansın sonuçlarının ruhani değil de elle tutulabilir, maddi cinsten olduğunu ifade eder. Ancak bu şans kendiliğinden ortaya çıkmaz; keşfedilmeyi bekler. Peki, nerede arayacaksınız? Uzakta değil; önce kendinizde arayacaksınız. Bu kısmet sizin içinizde uyuklayan ve paraya tahvil edilebilir bir değer olabilir. Dışarıdan sürpriz bir şekilde gelmiyor bu kısmet. Kendi sınırlarınızı, ilişkilerinizi çok aklı başında bir açıyla değerlendirmenizle bağlantılı. Pratik ve gerçekçi olmanız gerekiyor. Ulaşması zor gibi görünse de sonuçları uzun vadeli ve önemli olacak. Maddi değerlerin verdiği mutlulukların tümü olasılık dahilinde olacak.
Pusarık, kartın Kılıç Dörtlüsü”. Bu kart, duraksamanın kartı, sükunete mecbur bırakılmışlığın. Engeller, güçlükler var ama bunlar gizemli sorunlar değil. Anlaşılabilir ve hayatımızda çok da önemli bir değişiklik yapmadan çözümlenebilir sorunlar. Ancak bu dönemde hayatın rutin akışı engellenir, durmanız gerekir.
Belki de hayatınız, gergin, tansiyonu yüksek bir tempodaydı da siz kendi insiyatifinizle, huzur aramaya, güç toplamaya yöneldiniz. Belki de çok önemli olmayan ama sizi dinlenmeye mecbur bırakan bir hastalık söz konusu.
Bu kartı iyi değerlendirip, kendinizle daha barışçıl bir yüzleşme gerçekleştirebilir; olanaklarınızı, kaynaklarınızı, yeteneklerinizi daha gerçekçi değerlendirip, hırçınlıklarınızdan kurtulup, geleceğe daha sakin ve sağduyulu yönelebilirsiniz.
Erhan Bey görüyorsunuz, atının üstünde mağrur bir adam, başı dik, defne yaprakları ile süslü değneğini taşıyarak ilerliyor. Kartınız “Değnek Altılısı”, başarı, hoşnutluk, memnuniyet kartıdır. Bir başarı söz konusu, ancak günlük hadiselerle sınırlı ve sizin çalışmalarınızla birebir ilgili. Eğer bir konuyla ilgileniyorsanız şu ara, diyebiliriz ki sonuç olumlu olacak o işte. Bilim, sanat, yaratıcı işlerin başarıyla sonuçlanacağını müjdeler. Etkisi daha çok içsel. Nasıl diyeyim, kendinizle gurur duymanıza, onurunuzu bir kez daha hissetmenize neden olacak bu kartın işaret ettiği başarı. Kendinize olan güveniniz arttığı için, bir sonraki aşamaya daha kolay geçeceğinizi müjdeler.
Halid, sana "Değnek Kraliçesi" çıktı. Bu kartı iyi tanıyorum, çünkü tarotta beni ifade eden kart bu. Gerçi bunu dedikten sonra şimdi yazacaklarım övünmek gibi olacak ama n2apacaksın:) Bu kart, Aslan, Yay veya Koç burçlarından ateş grubuna ait bir kadını simgeler. Sen Kova'sın ve gayet güzel anlaşabilirsin bu burçlarla. Belki biriyle tanışacaksın ya da şu aralar senin için önemli bir durumda olan kadın bir Değnek Kadını. Değnek kadını, kendine güveni, bağımsızlığı simgeler. Uyumludur, ama canım bu uyumu sağlayan onun yumuşaklığı değil de zekasıdır. Macera için yeterince enerjisi var. Eleştiriye açık olduğunu düşünmek, sizi zor durumlara düşürebilir:) Tutkulu, gururlu yapısı ile dramlar kraliçeliğine hep o seçilir. İyimser, neşeli, renklidir de hayat onunla biraz yorucudur sanki, benden söylemesi.
Ben
Dayanamayıp kendime de açtım bir tane. Ne çıktı dersiniz? Kupa Kraliçesi! Eh, Değnek Kraliçeliğinden Kupa Kraliçeliğine evrilmenin serüvenini size anlatmak çok uzun ve bu sitenin amacını aşan bir çaba olur.
O bir yardımcı, iyileştirici güçlerin ve içe bakışın sembolü! O bir, bilmediğimiz manevi güç, içimizdeki iyi yürekli peri kızı! O bir, zihnimizin bilgelik sihirbazı. O bir, rüyaların basiretli tabircisi, sisleri aydınlatan falcı!:)
Iyyy yok, bu değilim ben. Gerçekten değilim. ı-ıh hiç ısrar etme, çok şükür hala değilim.
4 yorum:
Kesişen Yazgılar Şatosu
Bu diğerine göre daha kolay oldu, sanırım,
Selamlar,
bugün arkadaşlarımdan birinin çok eskilerde "şiir şairin kehanetidir" deyip de şiiri bırakışını anlatacaktım, ürktüm insanın elleriyle kendi yazgısını kaleme alması dehşet verici geldi oysa şu an seninle yazgımız kesişsin diye bunları yazıyorum... insan ne tuhaf bir varlık...
ipuçlarından anladığım kadarıyla bahsettiğiniz kitap "kesişen yazgılar şatosu"
bu bilmecede şu sözcüklerin kullanılmaması gerekiyordu: calvino, tarot, yazgı, kesişme ve tanrı. (zira calvino'nun bir tanrı olduğunu herkes bilir.)
Görünen o ki güzel bir kart açılmış.. ama hiç kadın felan çıkmasaydı sanki.. :)
Yorum Gönder