16 Haziran 2009 Salı

Bisiklet Hırsızları


1. Aynı zamanda oyuncu ve şarkıcı da olan Bisiklet Hırsızları filminin yönetmeni kimdir?
a) Visconti
b) Rosselini
c) Vittoria De Sica
d) Castellini




2.Bisiklet Hırsızları filmi hangi sinema akımına dahildir?
a) Yeni dalga
b) Yeni gerçekçilik
c) İtalyan dışavurumculuğu
d) İtalyan underground sineması





3. Filmin yönetmeni ve senaristi, sinema tarihinin en uzun süren işbirliğini gerçekleştirmiştir. Filmin senaristi Bisiklet Hırsızları da dahi toplam 26 senaryo yazmıştır yönetmen için. Bu senaryolarda savaş sonrası İtalya’sına eğilir; toplumsal adaletsizliğe, insanın sömürülmesine, belirli toplumsal koşullar altındaki bireyin gözlemlenmesine dayanır ve gerçeklik belgeselci bir anlayışla vurgulanır. Yeni-gerçekçiliğin kuramcısı d a olan bu senaristi tanıdınız mı?
a) Zavattini
b) Bartolini
c) Camillo Baito
d) Carlo Lizzani



4. Yönetmen filmlerinde genellikle hiç tanınmamış, halktan insanları oynatır. Bisiklet Hırsızları filminin başrol oyuncusu bir fabrika işçisidir ve filmde oynamak için işyerinden iki aylık izin kopartmıştır. Anne olan oyuncunun asıl mesleği ise gazeteciliktir. Muhteşem çocuk oyuncu, yoksul bir ailenin çocuğudur gerçek hayatta da. Amerikalı yapımcı Selznick, başrolda ünlü bir Amerikan oyuncusunun oynaması koşuluyla yapım giderlerini üstleneceğini söylemiş, ama önerisini kabul etmemiştir yönetmen. Amerikalı yapımcının önerdiği artistin kim olduğunu biliyor musunuz?
a) Humphrey Bogart
b) Gary Cooper
c) James Cagney
d) Cary Grant



5. Bisiklet Hırsızları filminde iki yıldır işsiz olan baba, bisikletinin olması koşuluyla nihayet bir iş bulur. Afiş yapıştıracaktır duvarlara. Ancak bisiklet rehindedir. İş bulduğu ama bisikleti olmadığı için işi alamayacağını söylediği karısı bir çözüm bulur. Nedir bu çözüm?
a) Aile yadigarı tek değerli eşyaları olan guguklu saati satmak.
b) Karısı temizlikçi olarak işe başlamayı, evini temizlediği kadından avans istemeyi düşünür.
c) Yatak çarşaflarını satmak.
d) Geçimsiz ev sahibine durumu açıklayıp borç para istemek.




6. Baba ilk gün kimin afişini yapıştırır duvara?
a) Mussolini
b) Rita Hayworth
c) Sophia Loren
d) Bisiklet hırsızları filminin afişi



7. Baba ve oğlu Roma sokaklarında, bit pazarında bisikleti ararlar. Son kalan paraları ile karınlarını doyurmak isterler. Girdikleri lokanta kalabalıktır, çalgıcılar şarkı söylemektedir. Burada geçen sahne muhteşemdir. Çocuk, ailesi ile yemek yiyen kendi yaşındaki bir oğlanın tabağına bakar. O çocuğun yediği yemekten sipariş verirler. Nedir o?
a) Parmesanlı spagetti
b) Mantarlı pizza
c) Minestrom çorba
d) Ekmek üstü mozzarella





8. Bisikleti bulamayan baba, karısının daha önce gittiği falcıya gider. Sıraya girmiş insanlar, küçük dertleri için falcının çözüm bulmasını beklemektedir. Falcı, paragöz bir şarlatan kadındır. Tanrı’nın ışığını gördüğünü söyleyerek müşterilerine gelecekten bilgi vermekte, onlara önerilerde bulunmakta, parayı da cebe indirmektedir. Falcı kadın, bizimkilere ne der?
a) Ya şimdi bulursun, ya asla!
b) Bisikletin şu an evde, kapının yanında.
c) Bisiklet, stadyumun yanındaki sokakta
d) Bisikletin parçalara ayrılmış, her parçası Roma’nın bambaşka dükkanlarında satılıyor.


9. Bizimkiler, bisiklet hırsızının işbirlikçisi yaşlı adamı nihayet görürler. Onu takip ederler ve bir yerde yakalarlar. Yaşlı adamı nerede yakalarlar?
a) Kilisede
b) Genelevde
c) Sinemada
d) Evinde

10. Baba filmin sonunda ne çalar?
a) Bisiklet
b) Otomobil
c) Ekmek
d) İçi para dolu cüzdan

Yorum sorusu:
Bisiklet Hırsızları filmi bana bir çok açıdan Yılmaz Güney’in Umut filmini çağrıştırır. Bu filmde de olayları, kahramanları sadece bir gözlemci olarak izler kamera. Yoksulluk ve çaresizlik iki filmde de kahramanlara olmadık şeyler yaptırır.





İki filmde de falcı, büyücü imam vardır. Umut filminde inanılması mümkün olmayan define bulma işine umut bağlar kahraman. Yoksulluğun iki filmde de kahramanları çocuksulaştırdığını görürüz. İki filmde de dış dünya acımasız, vurdumduymazdır. Düzen hep parası olandan yanadır. Umut filminde baba bir kaza sonucu faytonunu kaybeder. Aynı yoksulluk, görüntülerde aynı sadelik vardır.


İki filmin izleyicisi filmin sonunda bu değilse bile bir benzerinin yaşanıyor/yaşanmış olduğunu ve kendisinin hayatta da bu filmde olduğu gibi sadece bir seyirci gibi etkisiz olduğunu hisseder. İzleyicinin hissettiği şey suçluluk duygusudur. En azından benim için öyle. Siz ne dersiniz? Sizce de iki film birbirine benzemiyor mu?


not: sorular zor, ama sizler de canavar gibisiniz. bakalım kaç soruya doğru yanıt vereceksiniz.


***
işte armağanlar!
pusarık ve togliatti için elbette çok yüksek puanlar geçiyor gönlümüzden. armağanlar, vittoria de sica'nın filmlerinden. bu sahnelerin hangi filmlerden olduğunu bilirseniz artık normal değilsiniz, diyeceğim size. olağanüstüsünüz!

halid için


pusarık için

togliatti için



erhan bey için

18 yorum:

dreamsact dedi ki...

Ödül olarak Nuri Bilge'yi bile versen cevaplamam bunları. Şu yaşımda mezun olmuşum, gecenin bu saatinde şaka gibi ya.. Allahtan yeni dalga sormamışsın sınavda, o zaman hepten kontrolümü yitirebilirdim.. :)

dreamsact dedi ki...

Bu arada vezir kebabı fotoğrafının altına "bu bir pipo değildir" yazmak istediydim de o zamanki meşgaleler arasında yitip gitmişti..

lusin dedi ki...

hah hah haaaa! (kötücül tınılı bir kahkaha bu) ince ince yaptığım sinsi planlarım işe yaradı ve geldin demek. seni buraya getirecek filmleri bir bir düşündüm ve bisiklet hırsızları filminde karar kıldım. yanıtlamayacağını da biliyordum. kendimi tanrı gibi hissediyorum:)

pekiii, şunu bilmiyorum: filmi tekrar izleyip yanıtları yazsan nasıl olur? sadece bana pislik olsun diye. hımmm?

aslında seni gördüğüme öyle sevindim ki gözlerimdeki sevinç gözyaşlarını görmeyesin diye arkamı dönmüş yazıyorum bunları:)

dreamsact dedi ki...

Şu üç minik paragraftan çıkan karakter analizi o kadar enteresan ki.. kötücül kahkahalar atıp sinsi planlar yapan duygusal bir tanrı-şeytan. Vışş.. :)

Bisiklet hırsızlarını tekrar izlemek fikri hoş -asla soruları yanıtlayacağım anlamına gelmiyor- lakin ne elimde film var ne de izleyecek zamanım..

Ne zaman vezir kebabı yerim, o vakit bir güzellik düşünürüm, sevgili lusin.. :)

Yakında yazmaya başlayacağım, haberin olsun..

Yahu bir de yorum sorusu koymuş.. hey güzel Allahım.. :)

pusarık dedi ki...

:)))

soruları okuyunca benim de aklımdan "ben mezun olmamış mıydım ya" diye geçti ama yine çekinikliğim tuttu söylemedim... sorulardan da alamadım gözümü... filmi yaklaşık 6 yıl evvel sinema tarihi dersi için seyretmiştim, sadece beşini hatırlayabildim bi de rita'nın posteri fotoğrafta var onu farkettim gel gelelim ayrıntılar çok silik istesem de ne yemişlerdi hatırlayamıyorum :)

lusin dedi ki...

halid yazmaya başla lütfen! ne oldu biliyor musun, şu iran seçimleri sırasında aklıma sen geldin hep. evet evet çok tuhaf ama böyle. ne yazarsan yaz ilgiyle okurum, ama sanki iran seçim sonuçları için bir şey yazmaya mecbursunmuş gibi hissediyorum niyeyse. üstelik sevimsiz de bir konu ama duygusal tanrı şeytan olarak içime öyle doğdu işte.

boşver vezir kebabını. ben sevmem pek patlıcanı. hayvan olacakmış da kazara sebze olmuş gibi, ne o öyle mor mor, korkunç! bir de benim tüm işlerim sanal, şimdi sana gerçek gerçek vezir kebabı hazırlamam olanaksız neredeyse. beni yine de sevecek misin?:)

çabuk gel, çabuk yaz.

lusin dedi ki...

yaw pusarık ne güzel bir okulda okumuşsun, öyle ders niyetine bisiklet hırsızı filmi izlemeler filan, hı? bir de bilmem ne dili ve edebiyatı okulları var, bayılıyorum. ispanyol dili ve edebiyatı için ispanyol kitaplarını okuyorsun, amerikan dili için amerikan kitaplarını, çok çok şenlikli, yaa. şimdi ben tekrar sınava girsem senin okuluna ya da ne bileyim bir bilmem ne dili ve edebiyatı bölümüne girmek isterdim.

rita'nın fotoğrafını ipucu olsun diye koydum akıllım. asla ve kat'a dalgınlığıma gelmiş değil. size testi yapmak için bir güzellik olsun, diye.

ben size bu testi hazırlamam için oturdum filmi bir kere daha izledim. mesela yemek yedikleri bölüme gelince, a-haa dedim, işte tam da bana layık kazık soru bu. farkındayım zor oldu sorular ama filmi hatırlamak için teşvik de edici değil mi?

hadi o zaman gönder bana yanıtları pusarık. bu arada bilemediklerini de kafadan at, yanlış doğruyu götürmüyor:)

pusarık dedi ki...

iki okulum oldu, hakikaten okuması oldukça zevkli bölümlerdi; fotoğrafçılık - iletişim, hangisini istersen seçebilirsin ;)

1)c, 2)b, 3)a, 4)d, 5)a, 6)b,7)c, 8)d, 9)a, 10)a

attım bakalım tuttuğu kadar...

Tolga dedi ki...

Eh, izleyeli cok ama cok oldu ama ben de sansimi deneyeyim dedim :)

1)c, 2)b, 3)a, 4)d, 5)a, 6)b, 7)d, 8)d, 9)a, 10)d

Yorum cevabı: Bence de iki film de birbirine pek benziyor. Gerçekçi filmleri çok sevmesem de, ikisini de çok severim. Belki doğru zamanlarda çekilmiş oldukları için bu böyle.

erhaNBey dedi ki...

sevgili lusin, bana gelince...

bir süredir buralardan uzakta idim.

bir tür meditasyon gibi şu türden bir çılgınlığın pençesinde idim:

duvara bir adım uzaklıkta bir sandalyede, o duvarı uzun uzun seyrediş.

şimdi yeniden 'normal' hayatıma dönmeye çalışıyorum.

ki ne alakası var şimdi bunların senin sorunla?

yok tabiî...

bisiklet hırsızlarını ben de çok severim.

sorularına cevap vermeyeceim fakat.

ama en yakın zamanda tekrar izlesem iyi olacak sanırım.

sevgiler:)

lusin dedi ki...

pusarık ve togliatti, bravo size! sadece üçer yanlışınız var. bu, gerçekten de büyük başarı bu kadar zor sorular için.

pusarık, 5. 7. ve 8. soruları bilememiş; togliatti ise 5. 8. ve 10. soruları.

doğru yanıtları ne olacaktı?
1c 2b 3a 4d 5c 6b 7d 8a 9a 10a

yorum sorusunun yanıtı ne olacaktı? evet! evet lusin, iki film de bir çok açıdan benziyor birbirine, bunu sen keşfettin lusin! evet, sen! muhteşemsin! büyüksün! şahanesin! çok... çok kıymetlisin... (bu kısmı istediğiniz şekilde süsleyebilirsiniz artık. ona göre notlar da yüksek olur:)

ben sizlere hediye düşüneyim şimdi. teşekkür ederim ilginiz için.

lusin dedi ki...

erhan bey,
sahiden de büyük çılgınlık şu şey, iskemlede oturup duvara bakmak yani. insanın aklında türlü türlü tilkiler dolaşır, hayatının acıklı filmini izlemez mi o duvarda? işe yaradı mı? iyi misiniz şimdi? başka biri gibi mi oldunuz? nedir? normal hayat nasıl? başınızı duvara mı vuruyorsunuz şimdi?:) şaka şaka, iyi yapmışsınız.

vee çok iyi yaptınız haber vererek, ben de meraktan çatlıyordum, neredesiniz, diye. gerçekten. bilmece oyuncuları ortadan kaybolduğu zaman nasıl kaygılanıyorum tahmin bile edemezsiniz.

bisiklet hırsızları tam da sizin filminiz. ama şimdi biraz daha rahat, neşeli filmler mi izleseniz ki? bisiklet kırsızlarını bence bir kış vakti, yağmurlu bir günde, okuldan eve döndüğünüzde izleyin. knorr'un hazır yerli çorbalarından birini ve domatesli spagetti yapın önce kendinize. eğer çok aç değilseniz, trabzon ekmeğini kocaman dilimleyin, üstüne kaşar ve sucuk koyun, biraz da pul biber serpiştirin, fırına koyun. bu arada güzel bir çay demleyin. o sırada film için hazırlıkları yapın. kocaman sıcak eşofmanlarla yünlü çoraplar da giyin. çayı bardağa koyun, ekmek dilimini alın, filmi izleyin. aslında ben şimdi size filmi kare kare de anlatabilirim. ama izlemek gibi olmaz, tabii.

size de sevgiler erhan bey, kendinize çok, çok iyi bakın.

pusarık dedi ki...

"iki kadın" mı acaba?

lusin dedi ki...

pusarık, bildin! evet evet bildin! gel, tut ellerimden, döne döne dansedelim! şarkı da söyleyelim. Yaşasın!

aferin sana.

Tolga dedi ki...

Shoeshine sanirsam.

pusarık dedi ki...

:)))

oyy oyyy... biz bir köşede kendi havamızda dansedelim, şarkılı gülüşlerimiz olsun...

zeki müren - lingo lingo şişeler desin, annelerle kızları da neşelensin eğlensin, ister misin?

lusin dedi ki...

yaw togliatti, ne güzel bir insansınız siz! bravo! biz onu kaldırım çocukları olarak biliyoruz, italyancası da bir başka ama ingilizcesi evet, bu! ne güzel! ne güzel! sizce ben niye bu kadar seviniyorum? sahiden de çok seviniyorum. içim pır pır ediyor siz bilince. pusarık'la dans ettik az önce, sizinle ne yapalım? buz gibi bir dere suyuna atlayalım. hadi. yuppiiiiii

lusin dedi ki...

pusarık, yok zeki müren, hele hele anneler ve kızları hiç aklımda yok, işin aslını istersen. burası şeker, tatlı bir yer elbette ama pek de aileye mahsus değil. burada aileye mahsus yerimiz hiç yok. biz senle neyle dansedelim, neyleeee...? bilemedim şimdi ama zeki müren o ağır sesiyle üstüme üstüme öyle bir basınç uygular ki benim uykum gelir. aklıma gelirse söylerim ben sana hangi müziği istediğimi, tamam mı? afferim demiş miydim sana? affeeriimmmm sana!