burada bilmeceler olacak. daha çok edebiyat bilmeceleri. sen bileceksin ve diğer bilmeceye geçeceğiz. ben bilmece sormak için okuyacağım. sen bilmeceyi çözmek için. biz, senle ben okuyacağız. kitaptan edinilmiş bilgilerle iki arkadaş olacağız... boston'un kuzeyinde, cambridge'de, charles ırmağının karşısındaki bankta öteki ile karşılaşan iki arkadaş gibi... yani, her birimiz ötekinin karikatürleştirilmiş öyküntüsü olacak. hem çok farklı, hem tıpatıp aynı.
2 yorum:
ömer lütfi mete'nin gülcesini hatırladım fotoğrafı görünce;
"Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Vazgeçilmez belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır"
gerçekten de şiiri anımsaman çok yerinde olmuş. hem güzel bir şiir hem de manzaraya uygun.
ben bu dağa bakıp, umutsuzluk ve çaresizliğin ne demek olduğunu tartarken, bak, aklıma nasıl bir şey geldi.
Yorum Gönder