Ne güzel bir gün! Boşverin oyunu.
Çal kemancı, eğlencemize bakalım:)
Erhan Bey için;
Iskender Dogan-Kan ve Gul - Iskender Dogan
Neo için;
Delisin Delisin - Cici Kizlar
Pusarık için;
Kendi Dusen Aglamaz - Lale Belkis
Duman için;
Palavra - Ajda Pekkan
Halid için;
15.Aşk Bu Değil.mp3 - Funda Arar
Torkunç için;
Copculer - Erkin Koray
Atilla Bey için;
fabrıka kızı - alpay
Veee Lusin için;
AH NEREDE-FÜSUN ÖNAL - FÜSUN ÖNAL
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
15 yorum:
hımmm benden de lusin hanım için; dario "moreno - istanbulun kızları"
hediye almak ne güzel şey yahu
(ağlanmaz değil mi, tüh :))
teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler...
Bayan Lusin,
Burada aldığımız hediyeye ve "Kuşlaaaar, şen kuşlaaar...." başlıklı mesajınıza istinaden aşağıdaki şiiri kabul edin lütfen, hatta Ezginin Günlüğü'nden de dinleyin (Bahçedeki Sandal)
Selamlar,
--------------
ne gören var ne bilen
bir kokuyum büyülü
yelle savrulup gelen
ne diriyim ne ölü
ne gören var ne bilen
bir düş, ya bir düşünce
düğüm çözülür hemen
elimi değdirince
ne okur ne anlarsın
en iyi kafaların
ne kolay yanılması
ne gören var ne bilen
çıplak bir göğüs birden
iki gömlek arası
Paul Valery
pusarık, ne demek, güle güle dinle. hediye için de teşekkürler.
atilla bey, kabul etmez olur muyum, hiç! içimden sevinçli bir sürü kuş kabul, kabul, kabul diye havalandı hatta. çok zarifsiniz, çok teşekkür ederim.
kabul ediyorum ama, ben yorucu biriyim,atilla bey. neo ile konuşmalarımızdan da anlayacağınız üzere, neden bu hediyeyi seçtiğinizi de açıklamanız gerekiyor:)evet, evet neden milyonlarca hediye arasından bunu seçtiğinizi de söylemelisiniz. olmaz mı?
sonra aşağıdaki şu hırsızın oyunu için ne düşündünüz? onu yanıtlayacak mısınız? evet, birisinin kütüphanesinden şu kitabı çal bana, demek abes, hatta, kitabı istiyorsam gider alırım, kendi kütüphanemden daha çok beğendiğim bir kütüphane de yok bu alemde falan filan da diyebilirsiniz ki ne kadar haklı olursunuz. ama işte oyun bu. oyun olunca bazen sadece neşesine bakmak gerekir. öyle değil mi?
hımmm?
lusin, teşekkür ederim.
hem de o kadar teşekkür ederim, o kadar teşekkür ederim ki bir insan bir insana ancak bu kadar teşekkür edebilir yani.
Bana armağan edilen güzelim şarkının eşliğinde önceki başlıkta kalmış sözlere cevabımı yazayım da ortamdaki kara bulutlar dağılsın benim ükelalığımla.. (ne bileyim öyle bir hava sezdim)
:)
Ben aslında hiç de iyi bir izleyici değilimdir Lusin.. Hele ki sinefil, hiç değilimdir.. Çevremde, mesleki anlamda sinema ile ilişkisi bulunmayan pek çok arkadaşımdan daha az film izlemişimdir hatta..
Sana katlanmak.. o nasıl söz öyle, teessüf ederim.. :)
Sana bir kolay yol göstereyim.. Tarkovsky izlemene hiç gerek yok. Zaten o taraftan gelecek en zor soruyu bile (tabi soru zoolojiden çıkmazsa :) bilirim. Yerinde olsam daha modern kaydur kuydur şeylerden sorararım. Mesela bağımsızmış taklidi yapan ama içerik olarak bağımlılığın had safhasındaki günümüz popüler Avrupa sinemasını hiç bilmem ya da Uzakdoğu sineması kılığındaki (ve aslında kadrosunun çekik gözlü olması dışında Uzakdoğuyla hiçbir münasebeti olmayan) son yıllarda çılgınlık derecesinde popüler olan deforme sinemayı da bilmem mesela..
Bu arada şarkım da bitti.. ne güzel söylemiş Funda abla.. keşke daha çok klasik söylese.
Öyle işte..
Lusin Hanım,
Şiirin adı Cin. Oyun oynamayı sevmez miydi cinler?
a.
atilla bey,
eyvallah!
erhan bey,
şarkıyı sevmenize o kadar sevindim, o kadar sevindim ki, o kadar olur yani.
aralarında dinleyicisine uyacağını en bilinçli şekilde düşünerek seçtiğim şarkı buydu çünkü. dinlerken, "aa..." dedim, "bu erhan bey'in şarkısı yahu." gerçekten!
beni haksız çıkarmadığınız için, kendime övgü düzmeme neden olduğunuz için, şu güneşli bahar gününe yakışır bir gün geçirmeme neden olduğunuz için ben teşekkür ederim.
ve ayrıca neşeli, sevinçli bir şarkı dinlediğimde "aa bu erhan bey, yahu," diyeceğim günlerin en kısa sürede gelmesini nasıl bekliyorum, anlatamam.
halid,
kendin için hem hoş hem de hoş olmayan şeyler söylemişsin. hoş olmayan şey ise gerçek değil. senin çok gelişmiş, çok seçici, kül yutmaz bir sinema algın olduğunu biliyorum. bağımsızmış taklidi yapan ama popüler kültüre göbek bağıyla bağlı olan o filmlere hiç prim vermediğini, uzakdoğu sineması kılığında çekik gözlü oyuncuların ingiliz ingiliz konuşmalarına katlanamadığını da. az film-çok film, az-kitap çok-kitap hesabıyla değerlendirme yapan biri gibi mi görünüyorum sana. bunun umrumda olmadığını biliyorsun. bir insanı değerlendirirken, ondan hoşlanıp hoşlanmadığımı tartarken aldığım ölçü öyle farklı ki. seni sevmemde senin tarkovski'yi anlıyor olmanın etkisi ne kadar sanıyorsun!? evet, biraz var etkisi tabii;)
geçelim yahu, ne ciddi, sıkıcı olduk. boşver, boşver.
şarkının aslında funda arar'ın cover'lamamış halini daha çok seviyorum. orijinal halinde, bir ironi var. adam, şımarık, oyunbaz çok sevdiği küçük sevgilisi için biraz da içten içe gülerek bu şarkıyı söylüyor. ben böyle anlamıştım. ve her seferinde gülerim bu şarkıda. çok da severim.
ve hem funda arar daha bir sürü şarkı söylemiş böyle. ben de dün araştırırken bulup dinledim.
bay!
ya duman, gül diye hediye ettim bu şarkıyı sana, gül! şarkının içinde tilkiler dolaşmıyor değil, ama tilkilerin dolaşması da hepten komik. manidarlığı da komikliğinden, yaa. sen güldün mü onu söyle! aman da bayan lusin, ne komik bir şarkıymış bu, duyunca yerlere yattım gülmekten, aman da aman filan de, diye
hımm? yok!
teşekkürler ederim bayan lusin. iki gündür gülüyorum şarkıya,öyleki evden çıkamıyorum gülmekten.
işim gücüm var yahu yapmayın böyle şeyler.:)
:p
dün işten güçten bir fırsatını bulup yazamadım ama ben de şarkıma bayıldım. açık radyo'da naim dilmener'in yaptığı programın jeneriğinde var bu şarkı -illa ki bilgi verecek :) günümü şenlendirdin sevgili lusin, çok yaşa sen :)
ne demek, yapıyoruz işte bir şeyler.
kem küm:)
Yorum Gönder